30 Ocak 2008 Çarşamba

GÜNDEM YİNE AYNI!




Dünya ekonomik kriz endişesinde, Amerika'daki resesyonun dünya piyasalarına etkilerini konuşur ve tartışırken bizde herhalde ekonominin müthiş dirençliliği ve kuvvetine güvenerek gündeme bu konuyu alma gereği bile duymuyoruz. Alsak da gündemin en önemli konusu olmuyor ya da olamıyor. Bizde daha önemli bir şey var tartışılacak o da türban. Çünkü türban sorunu çözülünce ülkede ne ekonomik problem kalacak ne de AB’ye uyumla uğraşma derdi. Aklı başında hiçbir devlet dünyada böyle bir konu tartışılırken türbanı birinci konu yapmaz en azından bu sorunun çözümünü ekonomik problemlerin tartışılmasının üstüne koymaz. Ama bunlar gerçekten dünya ile entegre olmak isteyen, gelecek için bu ülkeyi bir Avrupa ülkesi yapmak isteyenlerin uğraşacakları konular. Ancak aydınlıktan bu kadar uzak yönetimler ve yöneticiler gerçek sorunları ancak kendi görmek istedikleri olarak algılarlar bu da bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde görülebilecek bir mevzudur ve böyle devam ettiğimiz sürece de öyle kalacaktır. 2030'da muhtemelen dünya ülkeleri refahı ve gelişmişliği arttırmayı konuşurken bizde yine bir numaralı gündem türban olacaktır...
MZA

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Evet bir numaralı problem türban. Evet onu çözersek herşey çözülür.
Sen anlamamışsın bi kere bu adamlar sallamıyo resesyon filan. Yani "kriz Türkiyeyi zaten etkilemiycek, o yüzden bizim için türban daha önemli" diyerek yurt dışındaki yatırımcıya bize "biz yatırım yapılıcak en uygun ülkeyiz" diyolar.
Ulan amma geyik yaptım haa. Kanka patlıycak işte niye kasıyoz kiii. Alıştık biz bunlara:)))

Keefain dedi ki...

Her zaman önceliklerinizi belirlemeniz gerektiği tabiiki dünyanın bir kuralıdır fakat bu demek değildirki bazı işleri yapmanıza engeldir bu önceliklendirme işi. Böyle yaparsak o zaman hiçbir sorunumuzu çözemeyiz çünkü sürekli bir bahanemiz çıkar, sürekli daha önemli işler çıkar ve bir bakarsınız 10 yıl geçmiş hala aynı yerde sayıyoruz.
Bu tip sorunlar çözüm için ortaya çıkarıldığında tabiiki ilk gündem sırasına oturacak ancak bundan acaba sadece iktidar mı sorumlu yoksa tüm Türkiye mi sorumlu. Yazan arkadaşımız bile bu sorunun bir parçasıdır benim görüşüme göre. Ancak bu demek değildirki kriz hiç önemsenmiyor, arka sıralara atıldı. Evet gündemde arka sıralara atılmış olabilir fakat bu hükümet aynı anda sadece tek bir işlem yapmak zorunda değil ve daha fazlasını yapacak kabiliyete sahiptir.
Gelelim bunun Türkiye yi ne açıdan etkilediğine. Bilmezmisinizki ekonomik krizleri en çok etkileyen kriz çığırtkanlığı yapmak ve sürekli pesimistik konuşmaktır. Türkiyeyi etkileyecek bir ekonomik kriz neden gündemin ilk sırasına otursunki ? Herkes kriz kopacak diye korkarak davranırsa asıl kriz o zaman çıkmaz mı ?
Emin olun türban sorununu çözmemek için bu tip mazeretler sürekli çıkacaktır. Zamanı değil, şimdi olmaz, kriz çıkacak, bölüneceğiz falan filan ancak bu tip söylemler sadece sorundan kaçmaktır ve hiçbir şekilde sizi sorunun çözümüne götürmez.

perseverative dedi ki...

Oncelikleri siralamak demissin,guzel de demissin fakat yaziyi biraz yanli okumussun sanirim. Yukaridaki yazida arkadasimin anlattigi sey turban tartisilmasin,turban sorunu halledilmesin degil,onun tartistigi turbanin gundemin "ilk" meselesi olmasi. Elbetteki hukumetler ayni anda birkac isi yapabilirler,burokrasi bunun icindir fakat ulkede bence her zaman turbandan daha onemli seyler olacaktir kaldi ki bence turban sorun dahi olmamalidir.Bundan seneler evvel olmamistir bundan sonra da olmamali toplumu kutuplastirmamalidir.

Yukarida yaziyi yanli okudugunu dusundugumu dile getirmistim,bu kisa bir yaziydi ve "diger problemler" olarak sadece ekonomiden degil AB uyum surecinden de bahsedilmis ve senin yazidan daha uzun yorumunda kendine yer bulmamis :))

Bir baska nokta ise; evet haklisin beklentiler piyasayi sekillendirir,ekonomik aktorlerin aldiklari kararlar piysada etkili olur hatta Krugman ekonomik kriz soylentisinin krizi tetikleyecegini soyler,amma velakin bu demek degildir ki ortada resesyon gibi bir realite varken bunu gormezden gelmeliyiz.Merkez bankalari ne ise yarar bu durumda,piyasayi uyarmak onlarin gorevi degil mi? Hukumetler krizlerin yikici etkilerinden kurtulmak icin onlemler almamali mi?
2001 krizi oncesinde hic soylentisi yoktu mesela,sonra zayif ekonomik yapi,bankalarin acik pozisyon almasi,piyasalari iyi okuyamamasi yuzunden cikmadi mi kriz.Son soyleyecegim nokta da evet haklisin turban sorunu(eger oyle bir sey illaki yaratilacaksa)cozulmesi gereken bir sorundur ama ulkenin 1 numarali sorunu degildir olmamalidir,eger gundemin 1 numarasi olursa ben de ardinda art niyet ararim.

Keefain dedi ki...

Oncelikle tum yazilar yanlıdır yani senin yayınladığın yazı da yanlı, benim yazdığım cevapta. Ayrıca arkadaşımız dediğin? sen değil misin zaten yazıyı yazan?
Türbanın gündemin ilk sırasına oturmasının tek sorumlusu olarak hükümetin gösterilmesini cok yanlış bulduğumu ilk cevabımda da görebilirsiniz. Bunda tüm Türkiye suçludur (Atatürkçüsünden, İslamcısına, CHP sinden, AKP sine tabii eğer bu doğal bir tepki olarak değilde suç olarak düşünülüp arkasında art niyet aranırsa.)
Ayrıca türbanın bir sorun olmadığını ve olmaması gerektiğini iddia edenler sadece statükonun değişmemesi gerektiğini savunan kişilerdir. Ortalıkta bir insan hakları faciası varsa ve bu yanlış bir şekilde uyumlu ve sorunsuz gözüken statükonun parçası ise, değişmesi gereken statükodur; halkın davranışları değil.
Ekonomi ile ilgili söylediklerin zaten benim savımı destekler nitelikte, ben zaten yastık altına atsınlar demiyorum sözde krizi, gerekli çalışmalar tabii ki yapılmalı bu konuda.
Ancak yok gündem dolu, yok kriz çıkacak, yok zaten sorun, yok AB gibi gündem maddelerini bahane haline getirip bu tür bahanelerle ülkenin önemli bir sorunu olan türbanı çözümsüzlüğe itmenin hiçbir manası yoktur. Ortada açık bir sorun vardır ve üstü toprakla örtülmeye çalışılmıştır geçen senelerde. Ancak bu sorun çözülmedikçe toprak altında çok daha büyüyerek daha farklı sorunlara da yol açabilir.

Keefain dedi ki...

Ayrıca ek olarak belirtiyim. Ülkenin refahını çok mu önemsiyorsunuz ? O zaman bırakın sorun çözülsün, bu kadar sert muhalefet yapmayın, konuyu bir çeşit müzakere ile düzgün bir şekilde çözülmeye bırakın ve ülke rahatlasın o zaman. Neden buna izin verilmiyorda, sözde kriz anında tartışma uzatıldıkça uzatılıyor, süreç dallandırıp budaklandırılıyor ? Yasak çıkarken pek öyle olmamıştı ama, kimse neden yasaklıyorsunuz, daha önemli sorunlar var, gündem maddemiz bu değil, ülkenin ekonomisi hiç iyi değil siz bir avuç kızın başörtüsü ile oynuyorsunuz, neden kimse böyle konuşmadı ?

Bu arada senin yazdığın cevap benim yazdığım cevaptan da daha uzun :D:D, ne alaka ise.

perseverative dedi ki...

simdi de sen benden daha uzun yazmamak icin yazini ikiye bolmussun gozumden kacmadi :D:D

birincisi yaziyi ben yazmadim mza yazdi.ikincisi bu yasak ilk geldiginde yanlis bilmiyorsam 1995te 10 yasindaydim,blogger yoktu hatta http de yoktu :)) dolayisiyla benden o zaman da neden tepki gostermedigimi soramazsin bence :)baskalarinin da nicin konusmadigini soyliyim sozde demokratik ulkemizde asker korkusu vardi.

simdi kendimi bir kez daha ifade edeyim ben statukocu degilim,universitelerde turban serbestisi olmasi gerektigini savunuyorum zaten,aslinda savunulmamasi gerektigini bunun en temel insan hakki oldugunu da dusunmekteyim,bu nedenle de aslinda "turban" diye bir meselenin universiteler cercevesinde ele alinmamasi gerektigini dusunuyorum.

turban meselesinin ilk cikis noktasina bakarsak; vatan,hurriyet ve milliyet gazeteleri es zamanli yani ayni gunde "ulke bolunecek,turban cok buyuk sorun" seklinde provakatif yazilar cikardilar.Orhan Pamuk'un Kar romanindaki gibi Hakan Ka Kars'a gider orada bir gazeteci kendisine ertesi gunun gazetesini gosterir ve yazida su yazar "Sehrimize gelen Hakan Ka,gazetemizi cok begendi ve en yeni siiri Kar'i bizim icin okudu" bunun uzerine Hakan Ka "benim oyle bir siirim yok ayrica bu gece sahneye cikmayacagim,haber yanlis"der ve "gazeteci cevap verir simdi siz bizi kirmamak icin bu gece Kar isminde bir siir yazacak ve de bunu okuyacaksiniz" der ve aynen oyle olur.

su anda Hurriyet'in, Milliyet'in ve Vatan'in yaptiklari da budur,aslinda olmayan seyleri korukleyerek gundemi mesgul etmek,insanlari dusunmekten uzaklastirmak ve suni gundeme bogmaktir.mesela gecen gun 32.gun vardi sayin Birand konuklarini ozenle secmis,kimse kimseye saygi duymuyor kimse kimseyi dinlemiyordu amac belli provakasyon!! bu kadar net soyluyorum iste,gerek AKP,gerek CHP gerek MHP kizlarimizi kullaniyor.

son olarak sana turbanla ilgili gorusumu de anlatayim,universitlerde turbani yasaklamak oncelikli olarak egitim hakkinin elden alinmasidir,bunun yani sira cinsiyet ayrimciligidir ve cok onemli toplumsal sorunlar acmaya gebedir,universitelerde bir an once turban serbest birakilmali ama "ozgurluk" orada kalmalidir.Sonra kamu alanina gecmemelidir.

Keefain dedi ki...

Dediklerinin çoğuna katılıyorum. Hizmeti alan, veren ayrımına gelince; şu anki sosyopolitik konjonktüre göre hizmeti alan dışında kamu alanında başörtüsünün bir etki alanı oluşturabileceği meslekler çok iyi bir çalışma ile belirlenmeli ve buna göre sınırlar çizilmelidir. Mesela tüm gün bilgisayar başında oturan bir Kamu çalışanının başörtülü olması hiçbir şekilde bir etki alanı oluşturmaz ve kamunun tarafsızlığına zarar vermez. Teknik olarak aslında hakimiydi, avukatıydı veya diğer bölümleriydi, buralarda da açık bir bayan ile kapalı bir bayanın bir farkı yoktur fakat bu sefer hizmeti alan kısımın bir şekilde rahatsız olabileceği düşünülürse buna bir şekilde dediğim gibi sınır çizilebilir. Bunun nedeni ise din değildir, dinin uygulama bölümündeki aksaklıkladır. Mesela din asla bir bayan doktora, erkek bir hasta geldiğinde reddetme hakkı vermez ve eğer böyle bir durum oluşursa dinen o doktor günah işlemiştir. Fakat realiteye bakarsak, bunun böyle olmadığını gösteren vakaalara rastlanmıştır. Neyse bak senin cevabı geçiyorum bu sefet ama farklı bir tartışmaya girdiğin için izah gerektirdi :D.
Sonuç olarak belli başlı meslekler belirlenmeli ve bu mesleklere özel kılık kıyafet yönetmelikleri düzenlenmelidir.