
Nobel'i beğenmeme hakkımız var tabi, bu ödüle gülüp geçme, hatta neymiş Nobel canım, istesem bende alırım deme gibi yorumlar yapmamız da normal çünkü zaten Nobel’e alışığız. Çok aldık önceden bizim için normal oldu, hatta dünyada en fazla nobel ödülü alan ülkeyiz. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa en son İsmail Türüt ve Mustafa Topaloğlu 2005 ve 2006 da dünya barışına katkılarından dolayı Nobel Barış Ödülü’nü almışlardı. Her yıl milyonlarca kitabın okunduğu, yazarların büyük paralar kazandığı, aydınlarımızın her yıl dünya barışına önemli katkılar yaptığı bir ükeyiz, bu durumda doğal olarak bir doygunluk oluşmuş bizde, Nobel’de ne kardeşim duygusunu yaratmış. Şimdi bir ülke bir yazarını, devletin resmi tutumundan farklı bir söylem izledi ve bir açıklama yaptı diye vatan haini ilan ediyor, bu adam Nobel edebiyat ödülü alıyor, sen bu duruma değişik kılıflar bularak Nobel’i ve sahibi Orhan Pamuk’u hiçe sayıyorsun. Orhan Pamuk’un açıklamaları elbetteki ülkeyi zor durumda bırakmıştır veya devletin resmi tutumuyla ters düştüğünden dolayı, dışarda ülkeye karşı oluşacak baskıyı artırmıştır. Bunlar Pamuk’un edebiyatçı yönüne gölge düşürmemeli, o platform ile bu ayırt edilmeli, edilmezse birileri gerçekten Nobel’in herkesin alabileceği bir ödül olduğunu sanacak ve ne Orhan pamuk’un yazarlığına ne de bu ülkenin edebiyatına saygı duyacak. Nobel ne getirir diye bakarsak, Nobel alabilmiş bir ülkenin yazarı daha rahat dışa açılır, kendine güveni gelir, bizden biri yapabileceğini kanıtladı neden bende evrensel olmayayım sorusunu sorar kendine. Bunun yararı ülkeye olur, bu toprağın insanı sadece darbelerle, insan hakları ihlalleriyle değilde biraz da edebiyatıyla, kültürüyle anılır. Bir de olaya başka yönüyle bakalım, bu ödülün değerlendirilmesini yapmanın kime düştüğü konusuna. Malum hepimiz hergün tv’de binlerce uzmanla karşılaşıyoruz. Değişik kanallarda değişik programlarda kendini uzman ilan etmiş, uzmandan çok uzmancığa benzeyen soyatarılarla dolu ortalık. Nobel’in açıklandığı dönem tv’de değişik tartışmalar süre geldi. Bunlarda yine sözde uzmanlar ve entellektüel kişilikler konu ile ilişkili konuştu durdu. Örneğin 32.gün programında konu ödülün siyasi mi yoksa gerçekten edebiyat ile alakalı olup olmadığıydı. Ve yine aynı programda konuk olan Ankara Ticaret Odası başkanı uzman edası ile ödülün siyasi olduğunu iddaa ediyor ve ekliyordu, “ben bu ödüle saygı duymuyorum”. Bu sözün üzerine Birand bu zatı muhtereme Pamuk’u okuyup okumadığını sordu, kendisi hiç okumadığını hatta okuma gereği duymadığını söyledi. O zaman nasıl kanaat getiriyosun, neye dayanıyorsun diye sordu Birand ve yine bu kişi ben onu bunu bilmem bu ödül siyasidir dedi ve ödüle ve Pamuk’a saygı duymadığını ekledi. Şimdi bunu niye yazdım, bunu şundan yazdım insanların siyasi kimlikleri, görüşleri, tutumları ne olursa olsun bu insanları mesleklerinde yargılamak için belirli bir birikime ve yetiye sahip olmak gerekir, hele hele bu yetilerden çok uzakken ağzını bile açmamak gerekir. Biz edebiyat yorumunu işadamından, ticaret erbabından dinledikçe ve buna birileri kürsü verip konuşmasını sağladıkça bu ülkenin durumdan vazife çıkarmayı görev bilen vatandaşları Orhan Pamuk’a yumurta da atar domastes de. Bazıları da köşelerinde durur ve bundan keyif duyar çünkü onlara göre burası sadece onların ülkesi yani dümdüz düşünen odunoğlu odunların yani tarihten geçmişten ders almayan toplumu çatışmaya sürüklemekten nemalananların yani bu nemalanmayı edebiyatmış, spormuş, siyasetmiş diye ayırt etmeden sürdürenlerin ve dünya döndükçe sürdüreceklerin ülkesi.
MZA
2 yorum:
Her turlu odul toreninde dagitilan her odulde, verilen plaketlerde yazarin, sairin kisaca dusunurun o odulu haketme olasiligini nedense %100 dusunuruz.ya da tam tersi olur bu yazar veyahut cizer bu odulu hic haketmedi deriz %0 a gotururuz cizgimizi. Halbuki durum bence bir yuzdelikler hesabi. Sonucta her dusunur kendi cizgisini, dusuncelerini gerek yazdiklariyla, gerek aciklamalariyla hatta davranislariyla baskalarina acik etmekte. Amiyane tabirle kendini pazarlamakta. Ozellikle dusun dunyasina ait verilen odullerin makam ve mevkisi yukseldikten sonra hangimiz bu odullerin sirf sanat kriterine gore verildigini soyleyebilirz ki?(sanat anlayisi ve degerlendirmesinin dunya seviyesinde yapildiginda ne kadar oznellesebilecegini ve ayni olma ihtimalinin ne kadar dusuk oldugunu akliniza getirin). Bu odulu alan ister Orhan Pamuk olsun isterse baska birisi olsun bundan eminimki %100 oraniyla dusunsel yeti ve yetenekleri dolayisiyla almamis olacakti, elbette baska kriterlerde bu sonuca etki edecekti. Sonucta bu da bir cesit yaris ve ipi once gogusleyen odulu alabiliyor sadece. Diger kosan insanlarin da hakkinin unutulmamasi dilegiyle...
Yorum Gönder